Hayatının sorumluluğu üstlenmeye hazır bir bireyin, her bir eyleminin, dahası aklından geçirdiği her bir düşüncenin kendi zihinsel yazılımına işlendiğini kavramış olmasını bekleyebiliriz. (Zihinsel yazılım, yaşadığımız bütün deneyimlerin anısının nörokimyasal olarak beynimizde bir yerlerde saklandığı gerçeğini vurgulayan bir metafor.)
Bu sürekli işlenme halinin insanı titretmesi gereken bir sonucu var: bir eylemi sadece bir kez dahi keyif alarak yaptınız mı onu tekrarlamaya ciddi ciddi eğilimli oluyorsunuz.
Aynı eylemi onlarca hatta yüzlerce kez yoğun duyguların eşliğinde, kendinizi harika hissederek gerçekleştirmeniz durumunda zihninizde oluşan yazılım bir gün öyle hakim bir konuma taşınıyor ki, duygularınızı kullanarak üzerinizde direnmesi olanaksız görünen bir kuvvet oluşturabiliyor.
Bu şekilde eyleminiz hatta düşünceniz tekrarlana tekrarlana alışkanlığa, bazı durumlarda bağımlılık noktasına kadar ulaşabiliyor. "Düşünceye nasıl bağımlı olunur?" diye sorulacak olursa, bütün gün içlerinde kendilerini yücelttikleri hayaller kurmaktan kendilerini alamayan insanları hatırlatabiliriz.
Kendinizi kaptırırcasına keyifle yinelediğiniz zararlı eylemlerin bir bedel ödemeksizin, kendiliklerinden kolayca hayatımızdan çıkmalarının mümkün olmadığını bilmek zorundayız.
Yaşadığımız her şeyin tam bir kaydının tutulduğu zihinsel bir yazılıma sahibiz. Ödememiz gereken bedellerden birisi, zihinsel yazılımımızı değiştirmek uğruna şuurlu ve konsantre biçimde emek vermeniz olacaktır.
Zira bu yazılımda kayıtlı olanlar kendi hallerine bırakıldıklarında asla yok olmazlar. İyi ihtimalle günlük kullanımdaki geçici veri depolama alanından sabit diske transfer edilirler. Orta-uzun vadede uygun şartlar su yüzüne çıktığında (ki mutlaka er geç çıkar) yazılım devreye girmek için fırsat kollar.
Bağımlılık literatüründeki "once an addict always an addict (bir kez bağımlı oldun mu daima bağımlı kalırsın.)" önermesi bu gerçeğe dikkat çeker.
Dürtü dediğimiz şey aslında aklımıza gelen düşünceden başka bir şey değildir. Bu düşünce bazen "kendiliğinden" de aklımıza gelebilir, zaman zaman dışarıdan maruz kaldığımız bir uyarıcı üzerine de doğabilir.
Duygularımız düşüncelerimizden etkilenir. Duygularımızı kontrol edemeyiz ama ne düşündüğümüzü, nasıl düşündüğümüzü (algılarımızı) kontrol ederek nasıl hissedeceğimiz hakkında dolaylı bir müdahalede bulunabiliriz.
Dolayısıyla bir şey tek başına bizi mutlu veya mutsuz etme yeteneğine sahip değildir, bu şey hakkındaki bizim düşüncemiz duygumuzu etkiler.
Geçmişteki deneyimlerimizin şekillendirdiği zihinsel yazılım bugünkü duygularımızı anlamlandırır. Hangi uyarıcı karşısında neyi ne şiddette hissedeceğimiz tamamen bu yazılım tarafından belirlenir.
Dürtüye maruz kaldığımızda, yazılım duygularımızın çeşidini ve şiddetini belirlemek üzere devreye girer. Bu işi yaparken zihinsel yazılım tahminde bulunur. Tahminlerinin kaynağı da yazılımın geçmişimizden aldığı bilgi parçalarıdır, geçmiş deneyimlerimizdir. Sürekli devam eden tahminler duygularımız üzerindeki etkilidir. Bu yazılımı değiştirebildiğimizde dürtü anında başımıza bela olan amansız duygular da hafifleyebilir, hatta ortadan kalkabilir.
Her düşünce biz onun üzerinde vakit harcadıkça, ona dikkatimizi verdikçe güçlenir.
Bağımlılığımızı besleyecek bir düşüncenin üzerinde durdukça, ısrarla vakit geçirip dikkatimizi verdikçe, kendimize büyük zarar verme pahasına bir eylemi gerçekleştirmiş oluruz.
Yazılım tecrübeler yoluyla kendini yeniden şekillendirir. Bugünkü deneyimlerimizi değiştirdiğimizde yarınki algılarımızı, duygularımızı, tepkilerimizi ve eylemlerimizi de değiştirmiş oluyoruz.
Bu manada, bugünkü tepkilerimiz geleceğimizi şekillendirir
Etkili bir dürtü yönetim sürecinin merkezinde vazgeçemediğimiz davranışı tekrarlamaya yönelik dürtüyü hissettiğimiz an ortaya çıkan adeta reflekse dayalı coşkulu duygularımızın etki alanından olabildiğince çıkıp değerlerimize dayalı bir seçim yapma yeteneğimizi geliştirmemiz bulunacak.
Bu açıklama beraberinde bir zorluğu da getiriyor zira bazılarına göre (klasik görüşün aksine) duyguları izole etme becerisini kazanmak zorlukla mümkün olabilir. Söz konusu olan duygularsa, hem bir de bağımlılık seviyesine ulaşmış bir davranışa eşlik eden naralanan duygularsa, bunların dürtü anında izole edilebilmeleri olacak iş değildir. Zira bu tip duygular bir büyü gibidir, etkileri altındayken onlardan kurtulmak imkansız gibi görünür.
Devam etmek istemediğimiz eylemlerimizi kontrol etmek adına ansızın beliren duygularımızın insafına kaldığımızda ne yaparsak yapalım onların etki alanından çıkamayız. Böyledir zira bir duyguyu birçok kez yaşadığınızda kimliğinizin bir parçası haline gelir.
Yapılması gereken önden girişilecek bir çalışma ile, dürtü anında söz konusu abartılı olumsuz duyguların su yüzüne çıkmasını imkanlar dahilinde engellemek, diğer bir deyişle, o anlarda olumlu duygular yaratması için zihnimizi şartlandırmaktır. Bu da ancak, zihinsel yazılımdan dürtü ile karşılaştığımızda fevkalade keyifli saatler geçireceğimiz, büyük bir ödül alacağımıza yönelik tahmini etkili biçimde temizlemektir.
Biraz daha basitleştirelim. İstenmeyen davranışımıza yönelik dürtüleri yönetebilmek ile bir alanda ustalaşmak arasında benzerlik kurmuştuk. Örneğin bir enstrüman çalmada ustalık kazanma benzetmesinden yararlanmıştık.
Meramızı iyi anlatabilmek için şimdi de dürtü kontrol sürecini devasa bir uçağı kullanmayı öğrenmeye benzetelim. Uçağımızın kontrolleri ile alakalı her türlü teorik bilgiyi özümsedikten hemen sonra kendimizi gerçek bir uçağın pilot koltuğunda uluslararası bir uçuşun kaptan pilotu olarak bulduğumuzda başımıza neler gelebileceğini öngörmek pek de zor olmasa gerek. Uçağımız hakkında bilinmesi gerekenleri en ince noktasına kadar öğrenmiş olmamız bize özgüvenle uçağın pilot koltuğuna oturma imkanı veremez. Yapılması gereken bir uçuş simülasyonunda belki yüzlerce saat pratik yapmak olacaktır.
Dürtü anında iki şeyin lehimize olduğunu anlamış olmalıyız:
Bir, maruz kalacağımız duyguları mümkün mertebe hafifletmek.
İki, bu duyguları izole edebilmek, onların etkisinden kendimizi kurtarmak, saniyeler sonra yapacağımız seçimde duygularımızı referans almamak.
İşte bunları yapabilme becerisini uçak kullanmaya benzetirsek; uçağı kullanmadan önce nasıl simülatörden yararlanıyorsak, dürtülerle gerçek hayatta karşılaşmadan önce de zihnimizde bir simülasyon yaratabiliriz.
Bağımlılık mücadelemiz boyunca alabileceğimiz en mükemmel haber, hayal ederek, kendimizi adeta bir simülatörün içerisine yerleştirerek zihinsel yazılımı değiştirebilme yeteneğimizdir.
Bu konuya dürtü kontrol derslerimizde detaylı değineceğiz ama şimdiden işe koyulmanız için size ana hatlarıyla yapılmasını gerekeni anlatalım istiyoruz.
Sürekli tekrarlamaktan vazgeçemediğiniz davranışı aklımıza getirerek simülasyon sürecini başlatıyoruz.
Örneğin, porno izleme dürtüsünün ortaya çıktığı anda hayal ediyoruz kendimizi.
O an nasıl da heyecanlandığımızı nasıl büyük bir ödül beklentisi içerisinde olduğumuzu hatırlamaya çalışıyoruz.
O an ki coşkun duygularımızı mümkün mertebe içimizde hissetmeye çalışıyoruz. (çok da abartıp gerçekte izlemeye başlamayın sakın!)
Sanki bir an sonra ekranın başına oturacakmış, gerçekte porno izleyecekmiş gibi heyecan duyuyoruz.
Gerçeğe olabildiğince yakın bir hayal kuruyoruz, elimizden geldiğince detaylara da yer vererek.
(Hayalinizde ne kadar ayrıntıyı canlandırırsanız zihinsel yazılım yaşananı o kadar gerçek olarak yorumlayıp değişime açık hale gelecektir)
Tam porno izlemeye başlayacağımız an, hayalimizde kendimizi durduruyoruz.
"Hayır, bunu yapmayacağım. Bundan büyük bir zarar görüyorum. Bunu yapmamam durumunda çok önemli kazanımlar elde ediyorum. Hayatım çok daha yaşanabilir oluyor. Çok daha kalıcı, uzun süreli mutluluklar elde ediyorum. Geleceğe ümitle bakabiliyorum. Sevebiliyorum. Değer veriyorum. İnsanlığımı hatırlıyorum.
Yapmayacağım ve yapmamanın ödüllerini alacağım, hem de hemen.
Porno izlememeyi tercih ederek de kendimi iyi hissedebileceğimi kanıtlıyorum.
Kendim için olağanüstü bir şey başardım. Ne kadar mutlu olsam, kendimi ne kadar tebrik etsem azdır."
Kendi yazacağınız benzeri simülasyonları günde onlarca kez tekrarlayabilirsiniz.
Başarınız, simülasyonun içerisine ne kadar duygu ekleyebildiğinize, hayalinizi gerçek hayata ne ölçüde benzetebileceğinize bağlıdır.
Kurguladığımız her bir deneyim kendi adınızı bir yatırım olacak.
Zihinsel yazılım kökten değişecek, gerçek hayatta porno izleme dürtüsü hissettiğinde duygularınızın eskisi gibi güçlü görünmediklerini, onlarla başa çıkabildiğinizi göreceksiniz.
Çalışma:
Önümüzdeki günlerde dürtü anında yaşadığımız duygusal yoğunluğu izole edebilmekten (onların etki alanından çıkabilmekten) sıklıkla bahsedeceğiz.
Bununla yetinmeyip, (işimiz iyice kolaylaşsın diye) o anlardaki duygu yoğunluğunu azaltabilmeyi istiyoruz. Buna imkan sağlayacak bir simülasyonu kendiniz yazabilir misiniz?
Comentarios